◊Merhaba, seni tanıyabilir miyiz?
-Merhabalar, adım Hikmet Tanur, 36 yaşındayım. İzmir Karşıyakalıyım ancak üniversite için geldiğim İstanbul’da, 10 yıla yakını Kadıköy’de olmak üzere, 15 yıl yaşadım. Bir bakıma İstanbullu da sayılırım. Kadıköy’ün ilk ve en güzel hostelinde 7 yıl yöneticilik yaptım. İyi derecede İngilizce ve Fransızca konuşuyorum. Son 1,5 yıl içerisinde de hatırı sayılır seviyede Almanca öğrendim.
◊Şu an nerede yaşıyorsun? Ne zamandır oradasın? Yurt dışına taşınmaya nasıl karar verdin?
-1,5 yıldır Berlin’de yaşıyorum. Buraya taşınmak aslına bakarsanız eşimle çok fazla üzerine düşündüğümüz birşey değildi. Hep aklımızı kurcalıyordu ama deniz, kum, güneş daha cazip geliyordu. Biz daha çok İzmir civarında, deniz kenarı bir yere taşınmayı planlıyorduk. Hatta Sığacık’ a taşınmayı bir dönem ciddi ciddi düşündük. Almanya’ya gelmeye gerçekten bir gecede, 15 Temmuz gecesi ikna olduk.
Eşim Alman olduğu için ve işler o derece tatsızlaşmışken artık gidip orada da şansımızı denememiz lazım diyerek yola çıktık.
◊Berlin’e taşınmaya nasıl karar verdin? Taşınmadan önce nerede yaşıyordun, işinden ve sosyal hayatından memnun muydun?
-Buraya gelmeden önce Kadıköy Yoğurtçu Parkı’na çok yakın, terasını yemyeşil bir cangıla çevirdiğimiz harika bir evde yaşıyordum ve Rasimpaşa’da çalışıyordum. Herhalde İstanbul’la ilgili en çok özlediğim şey o terasta soğuk bir bira içmek. 2015’e kadar çok iyi keyifli bir iş hayatım vardı. Sonrası zaten malum. Sosyal hayatımdan da oldukça memnundum. Keyfimiz yerindeydi anlayacağınız.
◊Yurt dışına taşınmadan önce de sık sık diğer ülkelere seyahat eder miydin? Dünyada görüp de en çok beğendiğin ülke/şehir hangisi? Neden?
-Almanya’ya eşimin ailesini görmek için yaptığımız seyahatler dışında senede bir yurt dışı seyahat ederdik. Şu ana kadar gördüğüm en güzel ülke olmasa bile bölge açık ara Endülüs, muhteşem mutfak ve harika bir hayat tarzı. Şehir ise Sicilya’ da Taormina diyebilirim. Internetten biraz araştırma yapanlar ne demek istediğimi anlayacaktır
◊Yurt dışına taşınma sürecinde neler yaşadın? Zorlandığın noktalar oldu mu?
-Almanya’ ya oturum izni alarak gelenler içerisinde herhalde en rahat ben geldim. Bunda eşimle zaten 2 yıldır istanbul’da evli olarak yaşamamız ve oldukça basit düzeyde bile olsa hem evde hem işte Almanca kullanıyor olmamın faydasını çok gördüm. Yaklaşık 4 ay kadar bir sürede Berlin’in fena sayılmayacak bir mahallesinde küçük ama oldukça keyifli bir evimiz, cebimde oturum ve çalışma iznim vardı. Başlangıç dönemi oldukça rahattı diyebilirim.
◊Almanya’da yaşıyor olmanın pozitif tarafları ve orada yaşıyor olmanın avantajları neler?
-Aradaki en önemli fark ve benim için avantaj sayılabilecek en önemli nokta haklar. Yakın bir tarihte doğum bekleyen bir çift olarak kaliteli ve ücretsiz eğitim, aynı şekildeki sağlık hizmetleri bunların en başta gelenleri diyebilirim.
Bir diğeri de yemek konusu. Her ne kadar buradaki Türk restorantları Türkiye’dekilerin seviyesini çok nadir yakalasa da; insanın iki durak ileride kelle paça içebileceğini yada karnıyarık yiyebileceğini bilmesi çok önemli.
◊Yurt dışında yaşamanın zorlukları neler? Almanya’da sana uymayan, sevmediğin şeyler var mı?
-Öncelikle tabi ki sevdiklerimizin uzak oluşu en zoru. Onun dışında 35 yaşında Almanca gibi zorlu bir dili öğrenmek oldukça zor. Geçtiğimiz kış ders çalıştığım kadar üniversite sınavına bile çalışmamıştım. Bir de havası. İzmirli olarak sabah -12 dereceye uyanıp işe gitmek insanı gerçekten hayattan soğutabiliyor.
◊Almanya’da Türk olduğun için sana farklı davranıldığını hissettiğin oluyor mu? Sosyal hayatından memnun musun?
-Şu anda yaşadığım ülkeye hakim güç ve kitle, bana ve haklarıma kendi ülkemdeki muadillerinden çok daha fazla saygı gösteriyor dersem cevap için yeterli olur sanırım.
◊Türkiye’ye dair en çok neleri özlüyorsun?
-Ailemi ve dostlarımı, terasımı, Kadıköy Çarşı’yı, Kemeraltı’nda dolaşmayı. Bir de kalabalık halde gittiğimiz Rıhtım’daki meyhane akşamlarını.
◊Türkiyeyi ne sıklıkla ziyaret ediyorsun? Ziyaretlerinde en çok nerelere gitmeyi tercih ediyorsun?
-Yılda 2 veya 3 kez gidiyoruz. Genelde İzmir ve İstanbul’a sevdiklerimizi görmeye gidiyoruz. Ancak bu ziyaretlerin her seferinde de Güneye kaçacak fırsatı yaratıyoruz,
◊Almanyayı ve Türkiyeyi birer cümle ile anlatmanı istesek nasıl tanımlardın?
-Almanya- Alles in Ordnung (Herşey yolunda, herşey düzeninde)
Türkiye -Atı alan Üsküdar’ı geçti.
◊Yurt dışında başına gelen en ilginç/komik olay neydi?
-Buraya geldiğimde başıma gelen en ilginç olay boş vaktimin ve kendimi tanıyabileceğim bir zamanımın olması oldu. Çalışmaya başlayana kadar belki de 10 yıl sonra ilk defa 6-7 ay kadar boş vaktim oldu. Kendime bir enstrüman edindim, boş vakitlerimde onu öğrenmeye çalışıyorum. İstanbul’daki koşuşturmaca içinde buna imkan ve ihtimal yoktu.
◊Yurt dışına taşınmak isteyenlere ve özellikle Almanya’ya yerleşmek isteyeceklere tavsiyelerin nelerdir?
-Yurt dışına taşınmak isteyeceklere kesin bir bilgi olarak birşey tavsiye edemem. Herkesin kendince gelişen bir hayatı var. Ancak özellikle Almanya’ya gelmeyi planlayanlar ingilizce kesin bilmek zorunda. Öncesinde biraz Almanca öğrenmenin de oldukça faydası var. Ayrıca belirli bir iş için kalifiye çalışan olarak göç edenlerin dışında gelenlerin yaklaşık bir 6 ay kadar maddi hazırlığını yapması gerekiyor. Almanya göçmen yasalarına göre Almanya’ya göç eden bir kişi B1 seviyesinde Almanca sınavını geçmek ve entegrasyon kursu adını verdikleri kursu bitirmek zorunda. Bu zorunluluklar ilk 3 yıl içinde yapılabilir ancak bu adımlar ne kadar erken geçilirse iş bulmak ve bürokratik engelleri aşmak da o kadar kolay olacaktır. Bu yüzden o dönem çalışmak biraz zor olabilir.